TC Makamlarından Emir Alınarak Bakanlık Yapılmaz

0
111

Eğitimde yaşanan sorunlar devam ederken, Sn. Mustafa Arabacıoğlu’nun Eğitim Bakanlığı’ndan istifası nedeni ile basınımızla doğruları paylaşmayı bir görev bilmekteyiz.

Sn. Mustafa Arabacıoğlu “istifa” gibi erdemli bir davranışı gösterirken, doğru mesajlarla varolan sorunların çözümüne katkı yapmasını beklediğimizi vurgulamak isteriz. Bu istifada verilen mesajı sorumluluktan kaçma olarak algılamaktayız. Sorunları çözmek, bunun için irade kullanmak görevi olmasına ragmen “sistemi” şuçlamayı kolaycılık olarak görmekte, sistemi kuranların sistemden şikayetlerini de anlamakta güçlük çekmekteyiz.

Adamızın kuzeyine giren nüfusu kontrol edemeyen bu yönetimin, eğitimi, sağlığı ve sosyal yaşamın ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir. Bizi yönettiğini iddia eden hükümetlerin TC asker-sivil makamlarının kuklası olduğunu bilemeyecek kadar farkındalığa sahip olmayan, Sn.Arabacıoğlu “YÖNETEN MİYİZ-YÖNETİLEN MİYİZ?” gibi anlamsız bir soru sormaktadır. Kıbrıs Türk toplumunun hemen hemen tamamının farkında olduğu bu siyasi konuyu Sn.Arabacıoğlu’nun kavrayamaması oturduğu makamın farkında olmadığı anlamını taşımaktadır.

Eğitimde yaşanan sorunların eğitim yılı başında gündeme geldiğini ve sadece öğretmen kadrosu talebi ile ilgili olduğunu iddia edecek kadar ileri giden Sn.Arabacıoğlu’na eğitimle ilgili kaç kez teknik kurul topladığını, kaç tane yasa tüzük yaptığını ve Eğitim Şurası’sının niçin toplandığını sormak isteriz. Eğitimdeki sorunların ve yeni sistem önerilerinin oylanıp, geçtiği Şura kararlarını “uygulamayacağım” diyerek açıklama yapanın kendisi olduğunu hatırlatırız.

Olayları ve eğitimde yaşanan gerçekleri toplumla buluşturan medyaya dönük Sn.Arabacıoğlu’nun yaptığı açıklama tam bir hakarettir. Eğitimle ilgili kamuoyuna yapılan açıklamalarda yanlışlık varsa bunu düzeltmek görevi yine bakanlığa düşmektedir. Basını suçlamak çok ucuz politikacılıktır.

Eğitime ayrılan bütçenin azlığını ve adaletsiz dağılımını ortaya koymak , külliye ve ilahiyat gibi toplumun ihtiyacı olmayan siyasi dayatmalardan bahsedilmesi ve özel okullara ayrıcalık yapılması gerçeğinin vurgulanması neden Sn. Arabacıoğlu’nu korkutmaktadır?

Eğitim sisteminde çarpıklıkları düzeltmek yerine, günü birlik kararlarla kişilere avantaj sağlayan Sn. Arabacıoğlu, görev yaptığı dönemde sınıfta kalan öğrencilere defa defa sınav hakkı vererek, öğretmenlerin işlerine müdahale etmiş, kolejlere alınan öğrencilerin yer değiştirmesinin önünü açmış, yurtdışına gönderilen öğretmenlerle ve terfi sınavları ile ilgili şaibe yaşatarak sorunun mahkemelere taşınmasına çanak tutmuştur.

Okullardaki öğrenci dağılımının kurallara bağlanması için yapılan önerileri reddeden Sn.Arabacıoğlu kalabalık sınıflarla az öğrenci olan sınıflar arasındaki çarpıklığın devam etmesine göz yummuştur. Sendikalarımızın yaptığı önerilere “ailelerin baskısı”nı gerekçe sunarak populist yaklaşan Sn. Arabacıoğlu nasıl yönetildiğimizi bir kez daha ortaya koymuştur.
Arabahmet İlkokulu’nun kapatılarak bir üniversiteye peşkeş çekilmesi için yapılan girişime öğrenci velilerinin verdiği tepkiyi bile hazmedemeyen Sn. Arabacıoğlu, bu olayı bile sendikalarımıza mal etmeyi bir marifet saymaktadır. Öğrenci velilerinin Karpaz’dan yükselen haklı tepkilerine kulak tıkayan Sn. Arabacıoğlu, “sınıfları birleştirin, otuzbeş kişilik sınıflarda eğitim yapın” gibi söylemlerle günü geçiştirmeye çalışmıştır. Tepki üzerine çocuklarını okula göndermeyen velileri bile suçlayarak “çocukları eyleme alet ettiler” suçlaması yapmıştır. Oysa okulları öğretmensiz bırakanın kendisi olduğunu unutmuş görünmektedir. Okul aile birliklerinin, okul müdürlerinin, öğretmenlerin, sendikaların sesine kulak vermeyen Sn. Arabacıoğlu sorunları öteleyerek çocuklarımıza 35 kişilik sınıfları layık görmektedir.
Taşımacılığa harcanan 20 milyon TL’ye ragmen trafikte ömrünü doldurmuş araçlara göz yumarak, partizanlık adına gereksiz yerlere taşımacılık koyan, Kuran kursları için taşımacılık koyarken spor etkinliklerine para bulamadığını söyleyen Sn. Arabacıoğlu şimdi de sorunlardan şikayet etmektedir.
Okullar hademesizlikten sorunlar yaşarken, hademe olarak işe alınanlar, sekreter olarak Eğitim Bakanlığı’nda oturtulmaktadırlar. Sn. Arabacıoğlu bunları bilmesine rağmen hizmet alımı adı altında partililere hizmeti seçtiğini göstermektedir.
TC Yardım Heyeti’nin onayı olmadan hiçbir ihaleyi sonuçlandıramayan Eğitim Bakanlığı, okullarda devam eden inşaatlarla ilgili sorunu “tüzük olmamasına” bağlayarak olaydan sıyrılmaya çalışmaktadır.
Sn. Mustafa Arabacıoğlu bir yılı aşkın bir süre bakanlık yapmış olmasına rağmen, açıklamalarından anlaşılacağı üzere hiçbirşey öğrenememiştir. Bir yıl boyunca sendikalarımız uzun süreli herhangi bir grev ortaya koymamalarına ve Eğitim Şurası ve Eğitim Bakanlığı çalışmalarına katkı koymalarına rağmen hedef seçilmemiz art niyeti olduğunu göstermektedir.

Sn. Arabacıoğlu sorunları erteleyen tavrı ve yandaş partizanca tutumlarından hiç bahsetmeyerek neyi ıspatlamaya çalışmaktadır? Eğitim Bakanlığı’nda yasadışı partizanca görevlendirme yaptığı doğru değil midir? Öğretmen eksikliği yaşanılan bu dönemde on yıla yakın bir süre bir öğretmenin yurtdışında olmasına hangi yasal çerçevede izin vermiştir? Kamu Hizmeti Komisyonu’nda dönemin başbakanının imzasını sahteleyen öğretmene görev yerine gitmediği halde, 18 ay boyunca maaş ödeyen kendisi değil midir? Yüz öğrencili bir okula, kadrosunda olmamasına rağmen, sekreter ve bahçıvan görevlendiren kendisi değil midir? Yasadışı uygulamalarda görev yerine gitmeyen bir öğretmeni evinin yanına gönderen kendisi değil midir? “Dürüstlük” bir erdemdir, fakat bizim Sn. Arabacıoğlu’nun dürüstlük derslerine ihtiyacımız yoktur!
TC’nin makamlarından emir alınarak bakanlık yapılmaz. Vakıf adı altında 25 milyon Euro harcanarak ülkemizde yuvalanan tarikatlara yataklık yapmak için “külliye” yapanlara boyun eğen Sn. Arabacıoğlu, misyonu gereği sendikalarımıza saldırmayı bir görev bilmektedir. Kendisinin mensubu olduğu partiyi kuranların kurduğu bu sistemi suçlayıp, sendikalarımıza saldırmak kendisini inkar etmek ve işbirlikçilikten öte bir anlam taşımamaktadır.

Sizin Kıbrıs Türk toplumuna verecek hiçbir şeyiniz yoktur.

 

Saygılarımızla,

 

Tahir Gökçebel                                                                                       Şener Elcil

KTOEÖS Başkanı                                                                                  KTÖS Genel Sekreteri